Ana Sayfa Psikoloji Klinik Psikoloji Beş Faktör Kişilik Kuramı Bağlamında Kişilik Kavramı

Beş Faktör Kişilik Kuramı Bağlamında Kişilik Kavramı

Beş Faktör Kişilik Kuramı Bağlamında Kişilik Kavramı

Kişilik

Kişilik, bireyin iç ve dış çevresiyle kurduğu, diğer bireylerden ayırt edici, tutarlı ve yapılaşmış bir ilişki biçimidir (Cüceloğlu, 2008).  Kişilik bireyi diğerlerinden ayıran, bireye özgü, tutarlı ve yapılaşmış özellikler bütünüdür (İnanç, Yerlikaya, 2010). İnsanlığın varoluşundan bu yana kişilik üzerinde çeşitli görüş ve düşünceler ileri sürülmüştür (Tatlıoğlu, 2014). Her kuram kişiliği farklı bakış açılarıyla tanımlamaya çalışmıştır. Bu durumun nedeni, kişilik kavramının, çok yönlü ve karmaşık bir kavram olması ve insan davranışlarıyla ilgili çok sayıda özelliği çağrıştırmasıdır. Kişiliğin oluşumunda genetik ve çevresel etkiler doğum anından itibaren iç içe geçerler.

Her kuram, farklı bakış açılarıyla kişiliği tanımlamaya çalışmıştır(Tatlıoğlu, 2013). Kişiliğin gelişimine etki eden faktörler şu şekilde belirtilebilir: Kalıtım ve bedensel yapı, içinde yaşanılan toplumun sosyo-kültürel özellikleri bireyin içinde bulunduğu sosyal sınıf ve sahip olduğu ailesi, toplumun antropolojik yapısına etki eden coğrafi faktörler, kişinin doğum sırası, kitle iletişim araçları (Tatlıoğlu, 2013). Tüm bu özellikler bireyin kişilik gelişiminde ayrı ayrı öneme sahiptir. Kişiliği ölçme araçları genellikle bireylerin kişilik özelliklerini, benlik algılarını ve uyum düzeylerini tanıma amacı ile kullanılmaktadır (Özgüven, 2007).

Beş Faktör Kişilik Kuramı

Beş Faktör Kişilik Kuramı, insanların gösterdikleri bireysel farklılıkların dünyadaki bütün dillerde kodlanacağı, konuşma diline sözcükler halinde yansıyacağı ve bu sözcüklerden yola çıkarak insanın kişilik yapısını kapsayacak bir sınıflamanın olabileceği temel varsayımına dayanmaktadır (Tatlıoğlu, 2014). Beş faktör kişilik modeli sözlükteki kişilik belirten sıfatlara dayalı olarak geliştirilen bu modele ilişkin çalışmalar yaklaşık 70 yıllık bir geçmişe sahiptir ve son yıllarda farklı dil grupları üzerinde yapılan çalışmalarla da desteklenmiştir (Somer, Korkmaz ve Tatar, 2002). Başlangıçta yalnızca kişilik özeliklerinin sınıflaması olan bu beş faktör zaman içinde bir kişilik kuramına dönüşmüştür (İnanç, Yerlikaya, 2010). Büyük beş faktör, kişilik bozukluklarını normal kişilik özelliklerinin basit ve aşırı varyasyonları olarak görmektedir (Taymur, Türkçapar, 2012).

 

 

Kişiliğin Boyutları

Bir özellik kişilik kuramı olan beş faktör modeline göre, insanlar duygu, düşünce ve davranış örüntülerini etkileyen özelliklere sahiplerdir ve bu özellikler beş temel boyutta sınıflanabilir. Beş faktör sınıflamasına göre, bu özellikler dışadönüklük, duygusal dengesizlik, yumuşak başlılık, sorumluluk ve deneyime açıklık olarak adlandırılmaktadır (Çivitçi ve Arıcıoğlu, 2012). Kişilik özellikleri çift kutuplu olarak şu şekilde sıralanmaktadır; duygusal denge duygusal dengesizlik, dışadönüklük-içedönüklük, deneyime açıklık – deneyime kapalılık, yumuşak başlılık – düşmanlık, sorumluluk – dağınıklık.

Duygusal Denge – Duygusal Dengesizlik(Nevrotizm, Nörotizm)

Beş faktörden birincisi olan duygusal dengesizlik, kaygı, depresyon ve öfke gibi olumsuz duyguları yaşama eğilimidir. Duygusal dengesizliği olan (nörotik) bireyler kaygı yaşama eğilimi ile karakterize edilirler. Duygusal dengesizlik eğilimi düşük olanlar ise tam tersine rahat ve sakin kişilerdir (Çivitçi ve Arıcıoğlu, 2012). Bireylerde duygusal tutarsızlık yüksek olduğunda hem dürtülerini daha az kontrol edecekleri hem de stresle daha az etkili biçimde mücadele edecekleri düşünülür (Tozkoparan, 2013).

Duygusal sıkıntı yaşayan ve duyguları aşırı değişik­lik gösteren insanlar nevrotizm boyutundan yük­sek puan alacaklardır. Nevrotiklik düzeyi yüksek insanlar, düşük olan insanlara göre günlük olaylar karşısında daha sık stres yaşarlar (Deniz, 2011). Nevrotiklik düzeyinin yüksek oluşu kişilerin endişeli, gergin, sinirli, telaşlı, duygusal olarak iniş-çıkışlı oluşlarıyla, düşük oluşu kişilerin , sakin, uysal, güvenilir, duygusal olarak dengeli, rahat oluşları ile ilgilidir.

Dışadönüklük-İçedönüklük

İkinci bir kişilik boyutu olan dışadönüklüğün temel özellikleri sıcaklık, girişkenlik, atılganlık, heyecan arama ve olumlu duygular yaşama eğilimidir (Çivitçi ve Arıcıoğlu, 2012). Dışadönük olmayanlar ise oldukça sessiz ve çekingen davranışlarla karakterize edilirler (Çivitçi ve Arıcıoğlu, 2012). Dışadönük bireyler, sosyal etkileşimi başlatmaktan hoşlanırlar ve bu etkileşimde özellikle içedönük bireylerden daha başarılıdırlar (Batıgün, Kılıç, 2011). Dışa dönük bi­reyler sosyal, konuşkan, canlı, hareketli, neşeli, coşkulu, iyimser ve gi­rişkendirler. Ayrıca sosyallik ve insanlarla birlikte olmayı sevme, eğlenceyi sevme, liderlik, güç, istek­li olma ve arkadaşça davranma gibi özellikler de bu faktörü temsil etmektedirler (Deniz, 2011).

Deneyime Açıklık – Deneyime Kapalılık

Deneyime açıklık olarak adlandırılan üçüncü kişilik boyutu, entellektüel etkinliklere katılma, yeni duygu ve düşüncelere açık olma eğilimini temsil etmektedir (Çivitçi ve Arıcıoğlu, 2012). Deneyime açık bireyler meraklı, yaratıcı, hayal gücü kuvvetli olarak tanımlanmaktadır (Tatlıoğlu, 2014). Deneyime açıklık, bir bakıma, entellektüel ilgi, estetik duyarlık, hayal gücü, esneklik ve geleneksel olmayan tutumlarla ilişkilidir. Deneyime açıklığı yüksek olanlar tutucu olmama özelliğine sahiplerdir (Çivitçi ve Arıcıoğlu, 2012). Eğitim ve yaratıcı görevlerde çok önemli bir faktör olan gelişime açıklık; başkalarının fikirlerine açıklık, eleştiriye açıklık, entelektüel aktivite, kültürel gelişmişlik, yüksek derecede bireysellik, yaratıcılık, hayal gücü, düşüncelilik ve çeşitlilik konularını içermekte olup, yeni deneyimler kazanma konusunda ilgili ve proaktif olma ile ilişkilidir.

Gelişime ya da deneyime açık olma; yaşanan çeşitli çatışma durumlarında karşı tarafın da fikrini dikkate alarak empati yapabilme yeteneğini de içermektedir (Tozkoparan, 2013). Deneyime açıklık bo­yutunu oluşturan özellikler arasında güçlü bir ha­yal gücü, yeni görüşleri kabul etme isteği, çok yön­lü düşünme ve zihinsel merak vardır (Deniz, 2011).  Gelişime açık bireyler işlerinde daha başarılı olmak amacıyla kendilerini yenileme, yetenek ve becerilerini geliştirme eğilimindedirler (Merdan, 2013).  Deneyime açıklığın yüksek oluşu kişilerin geniş zevkler, bağımsız düşünce yapısına sahip, hayal gücü kuvvetli, entelektüel, sosyal, duygusal, düşünceli oluşlarıyla, düşük oluşu kişilerin sanatsal duygudan uzak, dar düşünce yapısına sahip, sıkılgan, az sayıda ilgi odağı, sosyallikten uzak oluşları ile ilgilidir.

Yumuşak Başlılık(Uyumluluk) – Düşmanlık

Dördüncü boyut olan yumuşak başlılık, prososyal davranış eğilimine sahip olmaktır. Yumuşak başlı kişilerin en belirgin özellikleri insancıl, arkadaşça, sıcak, hoşgörülü (Çivitçi ve Arıcıoğlu, 2012), yardımsever, affedici, doğru sözlü olmalarıdır (Tatlıoğlu, 2014).  Yumuşak baş­lılık boyutu alçakgönüllük, merhamet ve uzlaşmacı  olma özellikleri ile de  tanımlanmaktadır. Yumuşak başlılık faktöründe yüksek puan alan kişiler başkalarını seven, olan, sosyal in­sanlardır.

Ayrıca diğer insanlarla duygusal verici yakın­lık kurabilirler (Deniz, 2011). Uyumluluk ve duygusal zeka birbiri ile ilişkili iki özelliktir. Duygusal zeka kavramı; kişilik gelişimi ve çalışma hayatı gibi alanlarda önemini giderek arttırmakta olup, sosyal yasamı mantıksal zekadan daha iyi bir düzeyde yordamakta ve psikolojik uyumla ilgili  olması duygusal zekanın önemini arttırmaktadır.

Bireyin duygularını tanıması, yönetmesi kişinin yasam kalitesini ve yasam doyumunu arttırmaktadır. Araştırma sonuçları da göstermektedir ki, duygusal zeka, akıl sağlığı, psikolojik iyi olma ve yasam doyumu ile pozitif ilişki göstermektedir. Bireyin duygularındaki düzensizlik kişilerarası ilişkilerin bozulmasına, kaygı artısına ve ruhsal bozukluklara neden olur ve yasam doyumunu olumsuz etkilemektedir insanlar duygularını diğer bireylerle paylaştığı, hissettiği ve sosyal ilişkilere girdiği sürece mutlu olur psikolojik doyum sağlar (Tatlıoğlu, 2010).

Yumuşak başlılığın yüksek oluşu kişilerin kıskanç olmayan, ılımlı, duygusal, yardımsever, güven veren, nazik, diğerlerini dikkate alan, sempatik oluşlarıyla, düşük oluşu kişilerin sinirli, kıskanç, dik başlı, negatif düşünen, rekabetçi oluşları ile ilgilidir.

Sorumluluk(Özdisiplin) – Dağınıklık

Kişiliğin beşinci faktörü olan sorumluluğu temsil eden temel özellikler ise liderlik, özdisiplin, amaç yönelimlilik, düzenlilik, yeterlik, görev bilinci, üretkenlik, kararlılık (Çivitçi ve Arıcıoğlu, 2012), çalışkanlık, güvenilirlik ve dakikliktir (Tatlıoğlu, 2014). Sorumluluğun yüksek oluşu kişilerin titiz, düzenli, sorumluluk sahibi, dürüst, vicdanlı, sebatkar, bilinçli, sıradan, düşünceli, amaç sahibi, dakik oluşlarıyla, düşük oluşu kişilerin dikkati dağınık, zor güvenilen, sabretmekte zorlanan, işleri yarım bırakan, hedonist oluşları ile ilgilidir.

Sorumluluk boyutunda, başarı çabası, yeterlilik, görev temelli davranma, düzen, öz disiplin ve tedbirli olma gibi özellikler yer almaktadır. Sorumluluğun öteki ucu olan sorumsuzluk boyutunda yer alan bireyler, kendini yeterince organize edememiş ve öz disiplin ve enerji yetersizliği nedeniyle kendi standartlarını oluşturmakta güçlük çeken bireylerdir (Atak, 2013).

Beş faktör kuramının kesin olarak kişiliğin temel yapısını keşfettiği ve beş boyutlu bir yapı olduğu iddiasında bulunmak doğru değildir. Kişiliğin olası farklı boyutlarına ilişkin veriler toplanamamış ve analizlere dâhil edilmemiş olması mümkündür (İnanç, Yerlikaya, 2010). Karmaşık ve çok boyutlu bir yapıya sahip olan kişiliğin farklı boyutlarını keşfetmeye yönelik yapılacak yeni araştırmalar kişiliğin daha iyi anlaşılmasına katkı sağlayacaktır.

6000+ Abone Arasına Katılın!

Bültenimize Abone Olun, Birbirinden Güzel Yazıları Kaçırmayın!

Abone Olduğunuz için Teşekkür Ederiz.

Bir hata meydana geldi.

Önceki İçerikOkulda Sağlıklı Beslenmenin Püf Noktaları
Sonraki İçerikTeşekkür Etmenin Hayatımızdaki Önemi Nedir?
Psikolojik Danışman Gülçin Gökmen Lisans eğitimini Pamukkale Üniversitesi, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümünü yüksek onur öğrencisi olarak tamamlamıştır. Ayrıca bölüm üçüncülüğü ile mezun olmuştur. Mezun olduğu yıl Milli Eğitim Bakanlığı’ na bağlı olarak çalışmaya başlamıştır. Yüksek lisans eğitimini Akdeniz Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Ana Bilim Dalı' nda yapmıştır. Yüksek lisans tez konusu “Üniversite Öğrencilerinin Duyguları Yönetme Becerileri, Kendini Koşulsuz Kabul Düzeyi, Yaşam Pozisyonları ve Gestalt Temas Engelleri’ nin Kendini, Başkalarını ve Durumu Affetme Düzeylerine Etkisi” nin araştırılması olmuştur. Lisans ve yüksek lisans eğitimleri sırasında bireysel psikolojik danışma uygulamalarında süpervizyon almış olup ayrıca yüksek lisans eğitiminde grupla psikolojik danışma dersinde de süpervizyon alarak “Üniversite Öğrencilerinde Affetmeyi Geliştirmeye Yönelik Grupla Psikolojik Danışma” yürütmüştür. “İhmal ve İstismara Yönelik Yaşam Becerileri Projesi” nin hazırlanmasında ve yaygınlaştırılmasında görev almıştır. İhmal ve istismar konusunda önleyici olarak anaokulu, ilkokul, ortaokul ve lise düzeylerinde öğrencilere yönelik eğitimler vermiştir. Aynı zamanda velilere, öğretmenlere, yöneticilere ve müfettişlere yönelik de bu konuda seminerler gerçekleştirmiştir. İhmal ve istismar konusunda eğitici eğitimleri de yapmaktadır. “Öfke Yönetimi Okul Programı” hazırlama komisyonunda yer almıştır. Öğrencilerin okula aidiyetlerini arttırmak ve benlik saygılarını desteklemek adına “Zil Çalınca” isimli okul dergisinin editörlüğünü gerçekleştirmiştir. Şu anda Yıldız Teknik Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Programında doktora öğrenimine devam etmektedir. Yıldız Teknik Üniversitesi' nde Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Ana Bilim Dalı' nda yarı zamanlı öğretim görevlisi olarak çalışmaktadır. Psikolojik Danışmanlık alanı ile ilgili birçok bilimsel kongreye katılmakta ve bildiri göndermektedir. Psikolojik Danışman Gülçin Gökmen’in yazmış olduğu tüm makalelere buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

1 Yorum

CEVAP VER
Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz