Duyabiliyorsan kuşların sesini,
Hoşuna gidiyorsa sabahın ayazı ve bir günün uyanışı,
Hayranlık duyuyorsan etrafındaki manzaraya,
Doğanın ahengini görebiliyorsan,
Yaşıyorsun demektir doyasıya.
Zaman, insanın ürettiği keyfi bir sembolik yapıdır. Zaman sadece zihnimizde bir ölçüdür ve biz onun değiştiğini sanırız. Asıl olan “an”dır ve biz sadece “an”ı yaşarız. Nasıl ki su zerrecikleri art arda toplanarak aktığı için biz yağmuru sicim gibi yağıyor sanırız, aynen birbiri ardına sıralanan “an”ı da zaman sanırız. Halbuki doğumdan ölüme yaşadığımız hep “an”dır, milyonlarca, milyarlarca an!
İnsan ve zaman sanki yan yana duran birbirinden bağımsız iki cep saati gibidir: Kurulumları aynı ama bazı anlarda çakışan iki saat gibi, tıpkı beden ve zihin gibi. Şimdi ve burada olmak insan ve zamanın, beden ve zihnin kesişimidir. “Şimdi ve burada” ya odaklanmanın amacı, geçmişte öğrenilenlere yüz çevirmek ya da ileride gerçekleşebilecek durumlara vurdumduymaz bir şekilde kulak tıkamak değildir. Şimdiki zamanı dolu dolu yaşamak, geçmişte edinilen deneyimlerden en iyi biçimde yararlanmakla olası olabilir
Şimdi ve burada olmak, içinde bulunulan anda yaşanılan duyguların, hissedilenlerin neler olduğunun farkına varılmasıdır.
Kendisine ayrılan zamanın sınırlı olduğunun ve bir gün yaşamının sona ereceğinin bilincinde olmak, insanı anlamlı yaşayıp yaşamadığı konusunda kaygılandırır. Anlamlı bir yaşamı gerçekleştiremeyen insan için için suçlanır ve o duygusuyla yüzleşmemek için pekiştirdiği kaçınma mekanizmaları insanın giderek kendisine daha da yabancılaşmasına neden olur. Zaman sınırlılığının bu baskısı özellikle yetişkinlik yaşamı süresince hissedilir. Çocuk ölümün anlamını gereğince algılayamaz. Genç insanın önünde uzun zaman vardır ve bu ona sınırsız gibi görünür. Yaşamın çizgilerini belirleyecek seçimlerini henüz yapmamış olmanın kaygılarını ve özgürlüğünü birlikte yaşar.
Katı ve baskıcı bir ortamda yetişmiş olan insanlar için zaman, içinde bulunulan anın değerlendirileceği bir varoluş boyutu olmaktan farklı bir biçimde, tüketilmesi ve bitirilmesi gereken bir nesne gibi kullanılır. Örneğin böyle bir insan arabasıyla bir yere gitmek için yola çıktığında, onu için önemli olan şey bir an önce gidilecek yere ulaşmaktır; arada geçen zaman ise sindirilerek yaşanmaz. Dolayısıyla yaşamın tümü de yerine getirilmesi gereken bir görevler dizisi olarak tüketilir. Gün akşamı etmek için; okul bitirmek içindir. Böyle bir insan seferberlik durumundadır; kendisine sürekli görevler üretir ve bir türlü gevşeyemez. Kendisinden kaynaklanan bir tehdidin sürekli baskısı altında olduğundan, gevşediği anda boşluğa düşer ya da suçlanır, dolayısıyla kendi benliğini algılamaya da fırsat bulamaz. İnsanlar vardır, yemeği tadına varamadan hızla tüketir ya da asansörün gelmesi için bir dakika bekleyeceği yerde derhal merdivenlere yönelir, hem de ışınlanmışçasına çıkarak. Nereye yetişmeye çalıştıkları sorusunu cevabı “yaşamın amacı ölümdür” ilkesinde bulunabilir. Bir başka deyişle bu insanlar yaşamlarını bir an önce bitirme ve ölüme ulaşmak istercesine tüketme eğilimindedirler. Gerçekten de içinde bulundukları anı yaşamayan ve yaşama etkin bir biçimde katılamayan insanların ölüm korkuları oldukça yaygındır.
Zamanı tanımlama ve kullanma biçimimiz kişiliğimiz hakkındaki belki de en kıymetli ipucudur. Anı yaşamak, yaşanılan anın farkında olmayı, geçmişte ya da gelecekte değil, o anda yaşamayı ifade eder. Örneğin, yolda yürürken, solunan havayı fark etmek, eğer sonbaharsa, sararan, kızaran yaprakları fark etmek, çevrede görülenleri duyumsamak, sadece olumluları değil, olumsuzları da fark ederek, bunları sindirmek, nitelikli ve dolu dolu yaşamaktır.
İçerik hazırlanırken bazı bölümlerde aşağıda belirtilen kaynaklardan alıntı yapılmıştır.
Acar, N. (2012). Gestalt Terapi Ne kadar Farkındayım?. Ankara: Nobel Yayın Dağıtım.Çatak, P. Ve Ögel, K. (2010). Farkındalık Temelli Terapiler Ve Terapötik Süreçler. Klinik Psikiyatri Dergisi, 13, 85-91. Geçtan, E. (2009). İnsan Olmak. İstanbul: Metis Yayıncılık.Soysal, Ş., Bodur, F., Hızlı, G., (2005). Şimdi Ve Burada Terapisi. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 6,274-280.
6000+ Abone Arasına Katılın!
Bültenimize Abone Olun, Birbirinden Güzel Yazıları Kaçırmayın!
Abone Olduğunuz için Teşekkür Ederiz.
Bir hata meydana geldi.