Günlük hayatta belki sıkça duyduğumuz ancak çoğumuzun tam olarak ne olduğunu bilmediği bir kavram “sera etkisi”.
Peki, nedir bu sera etkisi?
Dünyamızı çepeçevre sararak bizi bir kalkan gibi koruyan ve birçok gazdan oluşan mükemmel bir atmosferimiz var ya da “vardı” demek daha doğru olur sanırım. Dünyadaki canlılığın kaynağı Güneş’in kararında oluşu yarar, fazlası zarar dersem yanlış olmaz. İşte fazlasının zararından bizi koruyan atmosferimizin göz göre göre işlevini yitirdiğini görüyoruz. Nasıl mı? Günden güne değişen mevsimler, iklimler, hava sıcaklıklarıyla bu durumu bizzat yaşayarak tecrübe ediyoruz. Buna neden olan tabii ki biz insanlar ve yarattığımız sorun sera etkisi.
Sera etkisi aslında doğanın kanununda var olan bir olay. Güneşten dünyamıza sadece işimize yarayan görünür ışık ışınları değil, ultraviyole diye adlandırdığımız zararlı ışık ışınları da ulaşır. İşte bu durumda atmosferimizdeki gazlar ışınların bir kısmını Dünyamıza gönderirken bir kısmını da geri yansıtır. Buna sera etkisi denir. Dünyanın atmosferi olmasaydı sıcaklık yaklaşık olarak -18 °C olacaktı ancak atmosferdeki gazlar sayesinde yaklaşık olarak 14 °C’dır. Olması gereken de budur. Gelin görün ki biz insanlar çevreye verdiğimiz zararlarla doğanın dengesini bozarak sera etkisini de doğal halinden fazlasıyla uzaklaştırıyor ve etkiyi arttırıyoruz.
Atmosferimizde doğal olarak bulunan su (H2O), karbondioksit (CO2), metan (CH4) ve ozon (O3) gazları sera gazlarıdır. Biz insanlar atmosferdeki zararlı gazların artışına neden olarak sera etkisinin olumsuz yanlarına maruz kalıyoruz. Fabrika bacalarından, araba egzozlarından çıkan zehirli gazlar, çok fazla oranda kullandığımız kömür, petrol,doğalgaz gibi fosil yakıtlar havadaki kükürt dioksit(SO2), azot dioksit(NO2), karbon monoksit (CO) gibi gazların artışına ve dolayısıyla sera etkisinin fazlasıyla hissedilmesine neden oluyor. Böylece Güneşten gelen ışınların birçoğu yansımaya uğrayarak uzaya geri dönemiyor ve dünyada kalıyor. Bu durumda dünyanın sıcaklığı olması gerekene göre daha fazla artış gösteriyor. Sıcaklıklar günden güne artıyor, buzullar erimeye başlıyor, mevsimler, iklimler değişiyor ve canlı türleri yok olmaya yüz tutuyor.
Yaklaşık olarak 4,5 milyar yaşında olan ve birçok bilim insanının “yaşlılık dönemi” ne girdiğini söylediği Dünyamızın ölümünü hızlandırıyoruz.
Sera etkisini azaltmak adına yapılması gerekenlerin en başında hava kirliliğini önlemek geliyor. Bunun için de yenilenemez enerji kaynaklarını (kömür, petrol, doğalgaz vb.) değil de yenilenebilir enerji kaynaklarını (Güneş, su, rüzgâr, jeotermal vb.) kullanmak büyük önem arz ediyor. Beraberinde ağaçlandırma çalışmalarının yapılması, çevre kirliliğinin önlenmesi, ormanların ve otlak alanların koruma altına alınması üzerimize düşen görevlerdendir.
Gelecek nesillere hak ettikleri gibi daha güzel bir dünya bırakmak adına “bana ne” diyerek kenara çekilmeyip herkesin üzerine düşeni yapması temennisiyle.
6000+ Abone Arasına Katılın!
Bültenimize Abone Olun, Birbirinden Güzel Yazıları Kaçırmayın!
Abone Olduğunuz için Teşekkür Ederiz.
Bir hata meydana geldi.
Sera etkisini önlenemin en kısa yolu kirlilik ile mücadele etmek olacaktır. Hava kirliliği ve ozon tabakasının değişimi gibi birçok faktör sera etkisini yoğun bir şekilde görülmesini sağlayacaktır .
Sera konusu ülkemizde bir ara o kadar yoğun bir şekilde hayatımıza girdi ki. Çiftçilerin hepsi neredeyse tarlalarının yanına bir sera yapmak zorunda kalmışlardı. Ancak yine de örnek vereyim sera domatesi ile normal tarla domatesi arasında fark o kadar çok ki. Herşeyin en doğal hali güzel oluyor bence