Psikodiyet Nelere Dikkat Edilmelidir?
“Diyete başlıyorum ama tatlı görünce dayanamıyorum, diyeti bozuyorum”,
‘Diyete başlıyorum fakat bir süre sonra bana ikram edilen besinlere hayır diyemiyorum’
‘Sevdiğim besinlere dayanamıyorum, diyete pazartesi başlıyorum, çarşamba bozuyorum’
‘Diyete girdiğimde kendimi baskı altında hissediyorum ve diyete uyamıyorum’
‘Her şeyi biliyorum diyette ne yapmam gerektiğini fakat kendi başıma başaramıyorum’
“Moralim bozulduğunda yemek yiyorum, sonra da diyetimi bozduğum için moralim bozuluyor ve daha çok yiyorum, tam bir kısırdöngü”
“Çok isteyerek başlasam da bir yerden sonra motivasyonum düşüyor ve diyetimi bozuyorum”
Bunlar size tanıdık geldi mi? Zayıflamak için diyete başlayan hemen hemen herkes böylesi tecrübeler yaşamıştır. Üstelik bunların hiçbiri bahane de değil. Hepsi de kilo vermemize engel olan gerçekler, psikolojik bariyerler. Asıl meselelerden biri bunların üstesinden gelebilmek.
Diyet İle Psikoloji Arasındaki İlişki (Psikodiyet )
“Diyet ile psikoloji arasında doğrudan bir ilişki var. Zayıflarken doğru beslenme ve egzersiz kadar psikoloji de önemli bir rol oynuyor. Çoğu zaman diyeti, psikolojik bariyerleri aşamadığımız için bozuyoruz. Zihniniz sizi kandırmaya çalışacak, buna izin vermeyin” (Psk. İ. Gökozan) Bu süreçte bir çok fizyolojik ve psikolojik durumda söz konusudur. Özellikle psikolojik durum diyete büyük bir yön verir.
Öncelikle sağlıklı beslenmeyi öğrenerek yavaş kilo vermeyi öğrenmeliyiz. Yeme alışkanlığı doğumla birlikte başlar ve süreç içinde pekişir. Bebeklikten itibaren oluşan yeme alışkanlıklarımız vardır.
Sevdiğimiz yemekleri yemek ve bunların uyandırdığı tatmin duygusu tekrar o yiyeceğe yönelmemize neden olur. Özellikle de bebeklikten itibaren çocukların hoşuna giden yiyecekleri onlara sıklıkla vererek veya yiyeceklerle onları mutlu etmeye yönlendirerek yemeğe özel bir anlamda kazandırırız. Buda beslenme alışkanlıklarımızı oluşturur. Psikolojik diyetle amaçlanan kişinin beslenme alışkanlıklarının değişmesidir. Amaç diyet süresince kilo vermek değil, yaşam biçimi edinmektir.
Kilo almanın diğer sebeplerinden biri de strestir. Stres yaşantımızın bir parçasıdır. Her an karşılaştığımız bir durumdur. Stresi oluşturan faktörler dışarıdan kaynaklanan ayrılık, boşanma, hastalık gibi faktörlerdir. Içsel stres faktörleri ise kendimize koyduğumuz katı kurallar, kendimizi algılayışımız, ya hep ya hiç şeklindeki düşünce şeklidir. Bu uyaranlar kişi için rahatsız edici duruma geldiğinde vücut kendini korumaya yönelir. Stresle karşılaşınca stres hormonları salgılanır, kan basıncının yükselmesi gibi tepkiler oluşur.
Stresle baş edemediğimiz zaman vücudun uyumu zorlanır ve kronik stres belirtileri ortaya çıkar. Çarpıntı, baş ağrısı ve bitkinlik dışında en önemli stres belirtilerinden biri mide bağırsak bozukluğu ve sindirim zorluğudur.
Duygusal belirtiler de huzursuzluk, kaygılılık, mutsuzluktur. Ayrıca sosyal hayatın azalması da görülür. Sosyal hayatın azalması ev içinde geçen zamanın artmasına ve kişinin evde vakit geçirmeyle birlikte yemek yemeye yönelmesine neden olur. Özellikle de gerginliği yiyerek azaltmaya yönelir. Bir sure sona kilolar artmaya başlayınca bu sefer yemek bir stres kaynağı olur ki durum işin içinden çıkılmaz hal alır. Bu anlamda psikolojik diyet son derece önemlidir.
Stresle baş etmek ve yemekten zevk almak yerine yaşamımızdan zevk almayı bilmek kilo problemlerinin aşılmasında önemli faktörlerdendir. Yemek yemek doymak demek değildir. Yaşam içinde farklı işlevler üstlenebilen yaşamımızın parçalarındandır. Bu parçanın değişimi diğer parçaları da etkiler.
6000+ Abone Arasına Katılın!
Bültenimize Abone Olun, Birbirinden Güzel Yazıları Kaçırmayın!
Abone Olduğunuz için Teşekkür Ederiz.
Bir hata meydana geldi.