“Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.”
İçerik
gizle
Herakleitos ne kadar da doğru söylemiş değil mi? Kabul etmeliyiz ki günümüzde her an bir şeyler değişiyor ve değişmeye de devam edecek. Bizler toplum olarak, tüm bu değişime bir şekilde ayak uydurmak durumundayız. Çünkü değişim, meydan okur insana. Üretmeyi, yaratmayı, aklını kullanmayı gerektirir. Değişim, hayatın değişmeyen parçasıdır. Eğer değişimi kabul ederek işe başlarsak, ona uyum sağlamamız daha kolay olur. Tabii ki bu konuda bize yardımcı olacak en gerekli ve geçerli yol; eğitimdir.
Eğitim, genel olarak davranış değiştirme süreci olarak tanımlanır ve evrensel bir olguyu anlatır. Bu evrensellik içerisinde, her medeniyetin eğitim anlayışı kendine özgüdür. Bu özgünlüğü ortaya çıkaran da aslında o toplumun insan profilidir. Şüphesiz ki; eğitimin kalitesi de toplumun eğitim sisteminin, geleceğe nasıl bir insan yetiştirmek istediği ile ilişkilidir.
Eğitim, önceden beri modern dünyayı anlamak için olumlu bir gelişme sayılmaktadır. Buradaki modernlik; gelenekselin karşıtı olan, içinde yaşadığı döneme ayak uyduran veya uydurmaya çalışan bir olguyu ifade eder. Kısaca, “eski” ile karşıtlık içeren “yeni” olanı anlatır. Başlangıcından günümüze modernleşme, tek seferlik bir olay değil, sonu olmayan bir süreç olarak karşımıza çıkmaktadır ve eğitimin de modernleşme süreciyle birlikte düşünülmesi gerekir.


