Hızlı değişimlerin yaşandığı dünyamızda insan ihtiyacının yıllar geçtikçe değişimine hepimiz şahit olmuşuzdur. Bunun en güzel örneğini, barınma ve yaşama ihtiyacının yıllara göre değişiminde görebiliriz. İlk yerleşim yerlerinden tutun da günümüzdeki metropol haline gelmiş olan şehirlerimizde değişimi hissetmek kaçınılmazdır.
Gelişen teknoloji ve insan gücü yaşam tarzımızı değiştirmiş ve bu değişim doğal olarak insanların ürettikleri mimari yapılara da yansımıştır. Günümüzde bunun iyi ve kötü birçok örneğini görmek mümkündür. En ünlü mimarlardan tutun da serbest piyasadaki müteahhitlerimizin hepsi daha önce yaşanılan ve hala kullanılan yapılara ekler yapmaktadır. Bunun başlıca sebebi ise, insan ihtiyacını karşılamaktır.
Bu değişimin diğer bir adı ise, yapılara yeni tasarımlardır. Eski bir yapının işlevselliğini arttırmak, yapıya yeni bir işlev katmak veya tarihi bir değere sahip olan yapının turizm amaçlı kente kazandırmak amacıyla sık kullanılan bir yöntemdir. Fakat bu işlevselliği ve ekleri yapıya uygularken dikkat edilmesi gereken önemli başlıklar vardır. Bu başlıklar, mimari ve kent dokusunun korunmasında önemli bir rol üstlenir.
Dikkat edilmesi gereken en önemli özellikler; kentin ve bölgenin kimliği, yapının estetiği ve birleşimdir. Bir caddede veya sokakta ilerlerken, eski yapıların ve binaların arasında dolaşırken hissettiğimiz tarihi dokunun korunması her zaman önemlidir. Bunun en güzel örneği; New York’ta SHoP Architecture tarafından yapılan, bir estetik düzen halinde devam eden yapıların arasında kalan ve o yapıların arasında bir uyum gösteren avlu tasarımıdır. Bu tasarımda şeffaf bir cephe kullanılarak, insan sirkülasyonunu kendine çekmesi hedeflenmiştir. Tasarım, tarihi NYC kulelerinin kalitesini, önemini ve oranlarını geri getirmeyi amaçlamıştır. Mimarlar, mühendislik ve imalat sınırlarını zorlamak için en son teknolojiden faydalanmıştır.
Başka bir dikkat edilmesi gereken konu ise, ölçek ve karşıtlıktır. Yapılara uygun getirilmesi gereken bu ekler; o yapıya bir değer, anlam ve işlev katarken aynı zamanda ölçeklerini boyutlarını korumalıdır. Ölçek boyutları sadece ek yapılan yapıların boyutlarıyla değil aynı zamanda çevrede ve yapının bulunduğu parseldeki bütün yapılarla uyum göstermelidir.
Yapıların daha minimal olduğu yerleşim yerlerinde yapılan eklerin de buna uyum sağlaması gerekir. Aksi bir durumda yapının işlevi tamamı ile değişip gereksiz bir müdahaleye uğramış olur. Bu durum ise bölgede yaşayan insanların her zaman görmeye alıştıkları ve yanlarından yürüyüp geçtikleri bu yapının soylulaştırma ile değişimine sebep olur.
Ele aldığımız diğer konu ise karşıtlıktır. Farklı yorumlanabilen bu karşıtlık ve zıtlık; göze hitap ederken alışılmışın dışına çıkılıp, eski gothic bir yapıyla çağa uygun ve tam karşıt durumlu eklerin yapılmasıdır. Bu durumda asıl amaçlanan, ek yapılan yapıya ilgiyi arttırmak ve kentin bir imgesi haline getirip ziyaretçi sayısını arttırmak olarak da kabul edilebilir. Karşıtlığın günümüzde kullanıldığı güzel örnekleri de bulunmaktadır. Bunlardan biri Kanada’da inşa edilen Royal Ontario Müzesi’dir. Bu yapının mimarı Daniel Libeskind, yapıyı 2007 yılında inşa etmiştir.
Kanada’nın en büyük müzesi olan bu yapının diğer bir adı Kristal’dir. ‘Kristal’ (The Crystal) adıyla da anılan bu eklenti 2007’den itibaren Royal Ontario Müzesi’nin bir parçası olarak hizmet vermektedir ve sıra dışı mimarisi ile ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir.
Hatırlıyorum en son Reza Zarrap böyle bir yalıya ekleme yapmıştı da sonradan yıktırılmıştı. Gerçi yapıyı bozduktan sonra neden yıktırdılar onu anlamadım. Zaten yapıya zarar verdi. Eski haline mi gelecek yıkınca. Baştan yapılırken bakılması gerekiyor du
Şimdi bu tür değişimler kentlerde kentsel dönüşüm adı altında uyarlanıyor, aslında siz mimariye yapılan eklemelerden bahsetmişsiniz yazıda, ancak gerçekten bazı yerlerin de yeniden düzenlenmesi gerekiyor.
Elinize sağlık, çok güzel bir yazı olmuş.
Eski yapıları aynen koruyup kopyalarını yaparak eklemeleri oraya yapabilsek daha iyi olurdu. Yani “bugün ben yapsam böyle yapardım” eseri olurdu. Bu da imkan meselesi. Tarihi yapılara eklenti “yama” olur bence.
Başarılı bir yazı bence, tebrikler genç mimarımız.